Bir ölüm yoldaşının kayıp ve yasla ilgili deneyimleri
Kişisel olarak baktığımızda ölümü, bildiğimiz hayatın sonu olduğu için kabullenmekte ve anlamakta güçlük çekiyoruz. Meğer hayat dediğimiz şey, bireysel yaşamlarımızın ötesine geçen ve tüm canlıları içine alan bir döngü.
Ve biz de diğer canlılar gibi doğumumuz ve ölümümüzle hayata hizmet ediyoruz. Başka bir deyişle, ölüm hayatın normal ve kaçınılmaz bir modülüdür. Sadece başımıza gelen olağanüstü bir felaket değil, tüm insanlığın paylaştığı bir deneyim…
bütünsel bir yaklaşım
Berna Köker Poljak, bu sürece yakından tanık olan ve kaçınılmaz sona yaklaşan insanları ve bu imajımızı hayata seve seve yönlendiren bir arkadaşı tanımlıyor ve Mevt Yaşam Mührü adlı kitabında ölümü geçirmenin yollarını anlatıyor. ve yas sürecini daha kapsayıcı, şefkatli ve bütüncül bir yaklaşımla ele alıyor.
“Ölüm ve Yaşam…”
“Ölüm hayatın ilahi mührüdür. Mühür, tasdik ve yetkilendirme için kullanıldığı için, üzerinde damga bulunan bir belge, mühürsüz belgeye göre daha değerlidir. Aynı şekilde ölümün varlığı da dünyada geçirdiğimiz zamanı daha değerli kılmakta ve hayatı yaşama biçimimize keşfedici bir tat katmaktadır.”
Sayfa: 272
Hayatla aramızdaki perde
Hayatla aramızdaki perdeyi açan ve onun anlamına ulaşmamızı sağlayan ölümdür. Çünkü hayatı “sürekli kendini yenileyen bir buluş” olarak yaşamamızı istiyor. Ölüm, hayatın ilahi mührüdür; varlığı, dünyadaki zamanımızı daha da değerli kılıyor. Yaşam biçimimize keşfedici bir tat katıyor. Ölüm, dikkatimizi hayata çeken bir arkadaştır. Yaşama ilham veren mutlak ve kuşatıcı bir bilinç halidir.
“Ölüm refakatçiliği” hakkında ne biliyorsun?
Ömrünün son günlerini yaşayanların yanında olan gönüllü insanlar…
Peki hayat hakkında ne biliyorsun?
Kitap sayfası için link:
arakli-ajans.xyz