Haber

Engin Özkoç: “Enkaz altında anne babalar el ele öldü, biz Allah’tan korktuk, helal istiyoruz dediniz, milleti tehdit ettiniz, bu…

CHP Küme Başkan Yardımcısı Engin Özkoç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın depremden etkilenen vatandaşlardan ‘helal’ istemesi üzerine, ‘Vatandaştan, milletimizden, milletimizden kimden helal istediniz? 20 yıldır bunun altyapısını hazırlayamadık, enkaz altında kalacaklar için önlem alamadık, bu yüzden çocuklarımız donarak öldü, bu yüzden anne babamız enkaz altında el ele tutuşarak öldü. Ne tür bir davranış?

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Milyonlarca vatandaşın merakla beklediği ve dün TBMM Genel Kurulu’nda oybirliğiyle kabul edilen EYT yasası, “Bu yasa bir piyango gibi değil, 2014’ün sonunu getirecek şekilde çıkarılmalıydı. her kesimin hak ve hukukunu koruyan emeklilik ve sosyal güvenlik düzenlemesi. Milletimize söz veriyoruz; elimizden geleni yapacağız ve devletimiz olarak gereğini yapacağız.”

“KEMAL KILIÇDAROĞLU SİZİN SARAYINIZDA OTURURKEN DEPREM BÖLGESİNDEDİR”

Erdoğan’ın bugün AKP grup toplantısında kullandığı sözleri hatırlatarak, “Bütün bu sirk cambazları acaba bölgeye kaç kez geldiler. Şahsen ben ve Cumhur İttifakı bölgeye iki kez gittik.” evet Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı olarak bölgeye iki kez gittiler. Millet iki üç gündür enkaz altında donarken, analar babalar bütün dünyaya inliyor, feryatlarını yedi cihana duyururken siz sarayınızda otururken Kemal Kılıçdaroğlu deprem bölgesindeydi.”

Özkoç’un konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

OLMALIDIR AMA YETERLİ DEĞİLDİR: Sonunda birlikte mücadele ettik ve sonucu birlikte aldık. EYT’liler hak ettiklerini aldılar. Ama maalesef istediğimiz gibi olmadı. Maalesef hak gasbını ortadan kaldırmak için çıkarılan kanun bizim söylediklerimiz dikkate alınmadan çıkarıldı. Olmalıydı ama yeterli değildi.

AMA AKP VE MHP’Yİ DİNLEYEMEDİK: Ne yazık ki hükümet topyekun bir politika üretmekten mahrum kalırken, bir parçayı daha eksik bıraktı. Birinci; 8 Eylül 1999 tarihinden önce istihdam edilenleri kapsamaktadır. 7 Eylül 1999’da işe başlayanlar ile 9 Eylül 1999’da işe başlayanlar arasındaki iki günlük fark, kadınlar için yaklaşık 17 yıl, erkekler için 20 yıl çalışmaktadır. . Böyle bir adaletsizlik kabul edilemez. seslendirdik. Mecliste ve gerektiğinde bunun böyle olmaması gerektiğini söyledik. Ancak AKP ve MHP’ye sözümüzü dinletemedik.

TÜM GÜCÜMÜZÜ GÖSTERECEK VE GÜCÜMÜZDE NE GEREKTİĞİNİ YAPACAĞIZ: Bu tür keskin makaslar yeni kurbanlar ve kümeler yarattı. İkincisi heyet sürecinde ve Genel Kurul’da 5 bin 975 gün prim ödeyenlere, çıraklık ve staja takılanlara, BAĞKUR kaydına takılanlara, kütüğüne takılanlara defalarca ifade etmemizden dolayı bizlere rahmet. 9 bin gün, kısmen emekli olanlar ve maalesef Sakarya Milletvekiliyim, 1999’da beyin sarsıntısı geçirenlerin hakları gasp edildi. . Bu yasanın bir piyango şeklinde değil, tüm tarafların haklarını ve yasalarını koruyan bir emeklilik ve sosyal güvenlik düzenlemesini gerektirecek şekilde çıkarılması gerekirdi. Milletimize sesleniyoruz; Bunun bu şekilde olması için elimizden geleni yapacağız ve hükümetimizde gereğini yapacağız.

SİYASİ LİDERLERİN SİYASİ SORUMLULUKLARI VARDIR. BU SORUMLULUKLARININ SONUCU OLARAK HESAP VERİLECEKTİR: İki gündür ‘helal’ tartışması söz konusu. Siyasi liderlerin siyasi sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukların bir sonucu olarak da sorumlu tutulurlar. Kutsal bir kavramı suiistimal eden bir anlayışla yaklaşmak bizim için tehlikeli, hatasız değil, canımızı yakıyor. İkincisi, insanların bunu yaparken bile helalin hakkını vermemesi düşündürücüdür.

BEŞİKTAŞ TRİBÜNÜ ANNELERİN, BABALARIN VE ÇOCUKLARIN TRİBÜNÜ OLDU, EĞER SÖZ VARSA: Helal etmesini istediğin vatandaşın karşılık vermesini, sesini duyurmasını, ses çıkarmasını istemiyorsun. Buna izin vermiyorsun. Tribündeki halkımız herkesin gözünü yaşartan bir tavırla örnek bir davranış sergilemiştir. Anne ve babalar depremde kardeşlerine aldıkları oyuncakları ateşledi. Beşiktaş tribünü deyim yerindeyse anne, baba ve çocuk tribünüydü. Bir dakika geldi. Kardeşleri için tribünlerden binlerce oyuncak fırlatıldı. Hepimizin gözlerinde yaşlar vardı. Sadece bizde değil dünya basınında da yer aldı. Güzel bir dayanışma günüydü. Gerçekten böyle bir milletin evladı olduğum için çok gururlandım, etkilendim ve ağladım.

‘Biz Allah’tan korkardık, helal istedik’ DEDİNİZ, milleti tehdit ettiniz: Devlet ile iktidar arasındaki ayrımı tahmin edemeyenler, tribünlerin bu davranışına anında tepki gösterdi. Herkes memnun, iki taraf da memnun değil. Biri MHP, biri AKP. istemediler. Helal istedin. Millet dayanışma örneği gösteriyor. Orada depremzedelerle ilgilendiğimizi söylüyorlar. Ondan sonra helal isteyenlere seslerini kısın diyorsunuz. Bir lider ‘sessizlik’ vatandaşı azarlamaktır’ der. Bir başka lider de ‘Bu yapılmalı’ diyor. Soylu, ‘Vardiyalarımızı bırakıyoruz, kalkanlarımızı çıkarıyoruz’ diyor. peki ya helal isteseydin? Helalini kimden, vatandaştan, milletimizden, milletimizden istediniz değil mi? ‘Bu işi yapamadık, depremin ilk üç gününde enkaz altındaki çocuklarımıza yetişemedik, 20 yıldır bunun altyapısını hazırlayamadık, önlem alamadık’ 20 yıl moloz altında kalacak olanlar, yani çocuklarımız donarak ölecek, bu yüzden molozların altında el ele tutuşarak can verdi, ‘Allah’tan korktuk, helal istedik’ dediniz ama milleti tehdit ettiniz. Bu nasıl bir davranış? Haydi millet, hiç mi endişeniz yok, Allah korkunuz yok mu?

SİZ ULUS ORDUSUNUN BAŞINDAKİ ADAMSINIZ. SİYASİ İRADENİN ZARARLARINA TEMEL KALMAYIN: Hulusi Akar… Daha fazla kendini küçük düşürme. Bakın, siz bu ülkenin Genelkurmay Başkanıydınız. Bu ülkenin Milli Savunma Bakanlığına atandınız. Hiçbir Milli Savunma Bakanının sahip olmadığı hakkın, hukukun ve yetkinin temsilcisi oldunuz. Sen ulusun ordusunun başındaki adamsın. Siyasi iradenizin çıkmazında sendelemeyin. İnsanlara onların yapmadığı şeyi sen yapmışsın gibi saçma sapan şeyler söyleme.

HEM GİRİŞTE GÜVENDE TUTACAĞINIZ BİR ORDUNUZ YOK MU? ‘Ne yapayım, orduyu sınırdan çekip deprem bölgesine göndereyim’ diyorsunuz. Dünyanın 16. büyük ordusundan, NATO’nun 5. büyük ordusundan bahsediyoruz. Ordu numaranız 40 bin mi? Hem içeride hem de dışarıda sizi emniyete alacak bir ordunuz yok mu? Bunun farkında değil misin? Biliyorsunuz ki birileri size yapmayın dedi diye milletin göz yaşları o makamda oturmak için orada dururken siz hakikati inkar mı ediyorsunuz? Ya ordu zamanında müdahale etse, o enkaz altında 3,5 kişi daha hayatını kaybetse, millet olarak bununla iftihar etsek ne güzel olmaz mıydı? İktidarı ve Erdoğan’ı savunacağınıza milleti, enkaz altında kalan halkımızın hakkını, hukukunu savunun. Bu nedenle size tavsiyem, asıl görevinizin sorumluluğunu bilerek hareket etmenizdir. Senin görevin siyasi iktidarın sözcüsü olmak değil, milletin yanında olmaktır.

MİLLETİN KANINI SATTINIZ. MİLLETİN UMUTUNU SATIYORSUN, ŞİRKETİN VAR: Bütün kurumlar itibarsızlaştırıldı. Hepsinin yönü milletten çevrilmiştir. Kime? Ranta menfaat için gerçek, saray için gerçek. Yani sarayın çıkarları için gerçek. Kızılay… Kumbaramız vardı, havanlarımızı atardık. Kızılay çadırlarında babamızın kederi ‘Bak oğlum burada bağışlayacağın kan bir ihtiyaç sahibine gidecek’. Milletin kanını sattınız. Milletin umudunu sattınız, şirketleştirdiniz. Milletin geleceğini sattınız. Kızılay gibi bir hayır kurumu dünyanın hiçbir yerinde holdinge dönüştürülemez. Kızılay gibi bir hayır kurumunu holdinge çevirdiniz. Çünkü aklınıza gelen tek şey parayı çoğaltmak. Milletin hak ve hukukunu çalan, mazlum, şehid. Bunu her seferinde yaptın. Şimdi deprem döneminde yapıyorsunuz.

KÖTÜ TARZLI: Kızılay Önder utanmadan ‘Asker sorumluluğunu yerine getirseydi bunlar olmazdı’ dedi. Kabalık ediyorsunuz, dilinizi başka bir kuruma uzatmak yerine öncelikle kendi kurumunuzun düzgün başkanı olun. Milletin hakkını koruyun.

ALLAH’TAN KORKUN, İNSAN NASIL BU KADAR BÜYÜK YALAN VEREBİLİR? Bugün moloz altında olmamızın, bugün molozların altından feryatların gelmesinin sebebi, AKP iktidarında geçen 10 yılda AKP’nin kentsel dönüşüm gerçeğini, kentsel dönüşüm gerçeğiyle özdeşleştirdiği bu günlere gelmemizdir. yüklenicilerin menfaati ve bununla ilgili politikalar. Şimdi dışarıda olan, utanmayan, yüzü kızarmayan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Kentsel dönüşüm yapacaktık, CHP engel oldu’ dedi. Allah’tan korkun, insan böyle büyük laflar eder mi? Bugüne kadar yapmak istediğin her şeyi yaptın, güç tek başınaydın. CHP, kentsel dönüşümün kendi müteahhit ve taşeronlarına hediye edilip, vatandaşa borçlanarak daire verilmesi, altındaki dükkanların da müteahhide verilmesi anlayışına karşı çıktı.

EĞER SENİN İÇİN PARA YOKSA. KENDİ FAYDALARINIZ, SARAYIN FAYDALARI: İstanbul, kentsel dönüşümü KİPTAŞ ile gerçekleştirdi. Üstelik vatandaşa borç vermeden. İzmir mükemmel bir proje geliştirmiş. Gidin bakın Avcılar Belediyesi İstanbul’da neler yapmış. İnsanlar sıcak yuvalarını kendi meskenlerinde bulmuşlardır. Sadık bir biçimde yaşarlar. Ama senin için para yoksa. Kendi menfaatiniz, sarayın menfaati. Kimse başka yerde hata yapmasın. Yanlış, Recep Tayyip Erdoğan. Suçlu tek parti yönetimidir. Suçlu, Recep Tayyip Erdoğan çevresindeki bir avuç azınlıktır. Günahsız ve mazlum olan milletimizdir. Enkaz altında cenazesini bekleyen insanlarımız çaresiz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU SİZİN SARAYINIZDA OTURURKEN SHAKE BÖLGESİNDEDİR: Erdoğan bugün yine bir konuşma yaptı. ‘Bütün bu sirk cambazları şimdiye kadar kaç defa bölgeye geldiler’ dedi. Şahsen ben ve Cumhur İttifakı iki kez bölgeye gittik.’ Bir insan yalancı olur, gerçekten utanmaz ama hepsi bu kadar mı? Cumhurbaşkanlığı ve Cumhur İttifakı olarak iki kez bölgeye gittiler. Millet iki üç gün moloz altında donarak ölürken, analar babalar inleyip feryatlarını tüm dünyaya ve yedi cihana duyururken, siz sarayınızda otururken Kemal Kılıçdaroğlu sarsıntı bölgesindeydi. İki kere gittim dediniz ama Kemal Kılıçdaroğlu deprem bölgesine iki, üç, dört kere gitti. Siz atadığınız bakanlarınızı ve milletvekillerinizi biz ne yapacağız, nasıl olacak diye düşünürken CHP’li milletvekilleri deprem bölgesindeydi. Sen çaresizlik içinde kıvranıp kendin hakkında nasıl bir senaryo yazsam diye düşünürken kurtarma ekiplerimiz havaalanlarındaydı. Onları 72 saat orada beklettin. Deprem bölgesine inmelerine izin vermediniz.

SABAH 5’TE MİLLETİN UYARI VE SAVUNMASI DIŞINDA KONUŞURKEN CHP’NİN IŞIKLARI YANDI: Gece saat 5’te siz sarayınızda Milli Savunma Bakanı ile konuşurken, size Milli Savunma Bakanı diye seslenip “Efendim üç şehidimiz var. MYK toplandı” derken CHP’nin ışıkları yanıyordu. 7’de. 9’da indi.Şimdi utanmadan millete Cumhurbaşkanı olarak yalan söylüyorsunuz, yüzünüz kızarmadan ‘iki kere gittik. Onlara kaç kere gittiğinizi sorun’ diyorsunuz. Milletimiz bu yüzden aciz, bu yüzden biz Türkiye için her şeyi yapabilecek insanlar yetiştirirken, vasıfsız insanlar çıkıp halkın önünde yüzü kızarmadan televizyonda konuşuyor.

NE ZAMAN, 14 MAYIS’TA. NASIL DEMOKRASİ İLE. NASIL, HESAP HUKUKUNU SORARAK: Cenazeler kefene bile sarılmadan, duaları okunmadan toplu mezarlara yan yana defnediliyor. Onun için bir baba 48 saat çaresizlik içinde hayatını kaybeden oğlunun elinden tutarak devleti beklemektedir. Onun için 20 yıldır bu ülke kendi ülkesine çare olacak hiçbir önlem almadığı halde kürsülerden kendi milletiyle övünüyor. Ama bundan bir çıkış yolu var. Depremde millet nasıl örgütlendi, el ele tutuştu, birlik ve beraberlik içinde hareket etti, gün 14 Mayıs. Aynı şekilde bu millet, ülkenin tecrübeli ve kalifiye insanlarının göreve geleceği yeni bir dönemin başlamasına bir kez daha karar verecektir. Ne zaman, 14 Mayıs’ta. Demokrasi ile nasıl. Nasıl, yasal olarak hesabını sorarak. Kimsenin acısı cezasız kalmayacak. Herkes kanun önünde hesap verecektir.

TÜRKİYE, DENEYİMİ İLE CUMHURİYETİ HAK ETTİĞİ YERE TAŞIYACAKTIR: Türkiye güçlü bir ülke. Türkiye yüz yıldır nitelikli insan yetiştirilen bir ülkedir. Türkiye, tecrübesiyle Cumhuriyet’i hak ettiği prestijli yere taşıyacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Yeter ki birlikte olalım, bir olalım.”

“İÇLERİNDE TUTARSIZ OLAN CUMHURİYET İttifakı”

Özkoç, Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçim tarihi ile Millet İttifakı adayı tartışmalarına ilişkin sorulan soruya şöyle yanıt verdi:

“Günlerdir 14 Mayıs’ta mı, 18 Haziran’da mı olacağı tartışılıyor. Kendisiyle çelişen Cumhur İttifakı’dır. Net ve kararlı olan Millet İttifakıdır. Söyleriz dedik. Yüksek Seçim Kurulu tarihi belirleyecek ve adayımızı açıklayacağız dedik Gerçek çıkmayan Cumhur İttifakı, söylediklerinin arkasında duran Millet İttifakı. birbirimizi yok etmek, aşağılamak veya yok etmek için kendi aramızda kavga ediyoruz.Genel Liderlerin tüm sözleri doğruyu yansıtmaktadır.Aday milletin arkasında duran bir kişi olacak denilirse tabi ki cumhurbaşkanı adayımız bir kişi olacaktır. milletin arkasında duran

“SÖYLEDİĞİMİZİ YAPARIZ”

Bu milletin talebi olacak denilirse tabi ki milletin talebi olacaktır. Biz elbette bir-üç kişinin değil, milletin istek ve talebini milletin önüne koyacağız. Biz ne dersek onu yapacağız. Tek bir adım geri atmayacağız. Kibirli davranmamaya çalışılırsa elbette kibirli davranılmaz. Mümkün olmamalı. Milletimiz nezdinde söylediğimiz sözlerin ve söylediğimiz sözlerin netliğinden ve doğruluğundan şüphemiz yoktur. Onun için Millet İttifakı bütün kurumlarıyla, kurumsal yapılanmalarıyla, kurduğu heyetleriyle, sadece sorunu değil tahlili de anlatan tavrıyla milletin karşısına çıkmaya hazırdır, hazırdır.

“SÖYLEDİĞİMİZ YERDE”

Bugünü 14 Mayıs ya da 18 Haziran diyeceğini düşünmediniz mi? Bir hafta önce ‘bana bir yıl ver’ diyordu. Sanki seçimler uzayacakmış gibi… Hepiniz öyle düşünmediniz mi? veya yerinde durmayan Cumhur İttifakı. Anlamı belirsiz olan Cumhur İttifakı. Biz söylediğimiz yerdeyiz.”

“SÖYLEDİĞİNİZ HER ŞEY GERÇEKLEŞTİ. SÖYLEDİKLERİNİZ DE DOĞRU”

Özkoç, yarın yapılacak toplantıda Millet İttifakı’nın adayının açıklanıp açıklanmayacağına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

“Müzakerelerden önce ne dedilerse oldu. Bugün yol haritasını açıklayacağız dediler. Millet İttifakı masaya gelecek, ‘Parlamenter sisteme geçişle ilgili kanunları açıklayacağız’ dediler. ‘ Bunları anlattık Anayasa konusunda hazırladık çıktık Yol haritasını hazırladık çıktık Şimdi Genel Başkanlarımız diyor ki ‘adaylık müzakereleri başladı karar alacağız tarih vereceğiz. bu tarihte.’ da olur.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu