Kesk Ankara Şubeler Platformu Akbelen’de Ağaç Kesimini Protesto Etti.
KESK Ankara Şubeler Platformu, Akbelen’deki ağaç kesimini protesto etti. KESK’in açıklama metnini okuyan Tarım Orkam Sen Şube Başkanı Osman Özyurt, “Özellikle son yıllarda bölgede binlerce hektar orman kesilerek veya yakılarak bizzat yok edildi. Bunun sonucunda ormanlarımız yok oluyor. Saray şirketleri daha çok kazansın diye katledildi.Kömür çıkarmak için toprağımız talan ediliyor.Toprağımızla birlikte yer altı sularımız da yok ediliyor.Kısacası yaşam alanlarımızın tamamı yok ediliyor.Kömür gibi fosil yakıtlar milyonların üzerinde oluştuğunda. Yılların yakıta dönüşmesi, havadaki karbon miktarının artması, salgın hastalıkların artması, küresel ısınmanın hızlanması ve iklim krizinin derinleşmesi. Bazen yakarak, bazen yok ederek. “Sizlerin ormanlarımızı pervasızca yok etmenize izin vermeyeceğiz. yok etmeye çalışıyor. Akbelen’de kestiğiniz ormanlar bizim, Cudi’de yaktığınız ormanlar bizim. Menfaat için ormanlarımızın ve yaşam alanlarımızın yok edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi.
KESK Ankara Şubeleri Platformu, Eğitim-Sen Ankara şubesi önü no. bugün 5; Akbelen’de ağaç kesimini protesto etti. KESK adına açıklama metnini okuyan Tarım Orkam Sen Şube Başkanı Osman Özyurt, şunları söyledi:
“SERMAYE, BİR BÜTÜN OLARAK PARA KAZANMAK İÇİN İŞGÜCÜNÜ, TOPRAĞI, HAMMADDELERİ VE GÜCÜ SÖMÜRMEYE DEVAM ETTİĞİ ZAMAN, ELİNDEN GEÇEN HER ŞEY KAYBETMEYE DEVAM EDER”
“Muğla’nın Milas İlçesi’ndeki Akbelen Ormanları’nda meydana gelen katliamı günlerdir acıyla takip ediyoruz. Kapitalizmin yarattığı para kazanma hırsı tüm doğayı, bitki ve hayvanları büyük bir hızla yok etmeye devam ediyor. Dünya tarihinde milyonlarca yıllık beş büyük yok oluş döngüsü yaşandı ama bu dönemde ilk kez insan kaynaklı altıncı büyük yok oluş sürecini yaşıyoruz. sanayileşme ve teknolojik gelişmenin kontrolsüz kullanımıyla birlikte.Krizler, su kıtlığı, arıların toplu ölümleri bu büyük yok oluşun sonuçlarının sadece küçük bir kısmıdır.Dolayısıyla bu yüzyılın en değerli çaba alanlarından biri de bu insanların çabasıdır. Egemenlerle el ele vermiş şirketlere karşı doğayı, yani yaşamı savunan… Bu bölgede elektrik ihtiyacını karşılamak için sadece üç termik santral var, bu güce bireylerden çok sektörlerin ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Sermaye para kazanmak için emeği, toprağı, hammaddeleri ve gücü bir bütün olarak sömürmeye devam ederken, önüne ne çıkarsa yağmalamaya da devam ediyor.
“Hukuk kimin içindir, fakiri, fakiri, emekçiyi, köylüyü ezmek için midir?”
Saray şirketlerinden Limak’ın da içinde bulunduğu Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.’ne (YK Enerji) yaklaşık dört yıl önce maden ruhsatı veren hükümet, hem yer altı zenginliklerini bağışlıyor hem de doğamızı yok ediyor. Şirket fırsat buldukça ağaç kesmeye devam ediyor. İki yıl önce çıkan orman yangınında termik santrallerin zarar görmediği gerekçesiyle ağaçlar yeniden kesildi. Şu anda termik santrale kömür verilmesi gerekçesiyle çok daha büyük bir doğa katliamı yapılıyor. Devletin gücünü arkasına almış olan saray şirketi Limak, yine ormanı korumak için oradaki köylülere ve kadınlara, devlet polisi ve jandarmasıyla birlikte vahşice saldırmakta, hatta 94 yaşındaki babaanneye saldırmaktadır. Limak’a ait dozer ve kepçelerin ormana bırakılmasında bir sakınca görmeyen devletin güvenlik güçleri, halkın ormana girmesini engellemek için pervasızca ilaçlı basınçlı su, gaz ve copla saldırıyor. Bir nevi mafya şirketi, köylünün ormanını korumak için açtığı iptal davasının sonucunu beklemeye bile gerek duymuyor. O zaman soruyoruz: Kanun kimin için var, fakiri, fakiri, işçiyi, köylüyü ezmek için mi var?
“ORMANLARIMIZ BÜYÜK OLDU Kİ SARAY ŞİRKETLERİ DAHA FAZLA KAZANACAK”
Öte yandan güvenlik politikaları gereği her yıl olduğu gibi Cudi’deki ormanlar yakılıyor. Özellikle son yıllarda bölgede binlerce hektar orman bizzat devlet tarafından kesilerek veya yakılarak yok edilmiştir. Ne de olsa Saray bölükleri daha çok kazansın diye ormanlarımız katlediliyor. Kömür çıkarmak için topraklarımız talan ediliyor. Toprağımızla birlikte yer altı sularımız da yok oluyor. Kısacası yaşam alanlarımız bir bütün olarak yok ediliyor. Kömür gibi milyonlarca yılda oluşan fosil yakıtlar yakıta dönüştüğünde havadaki karbon miktarı artar, salgın hastalıklar artar, küresel ısınma hızlanır ve iklim krizi derinleşir. Bazı bölgeler; Sel, fırtına gibi afetlere daha çok maruz kalırken, bazı bölgelerde kuraklıktaki artış hızlanıyor. Yeraltı sularında meydana gelen kitlesel yok oluşlar yer altı hareketliliğini etkilemekte ve sarsıntıların oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Malzemelerle birlikte sermayeye bağışlanan doğal yaşam alanları, tüm canlı ekosistemini yok etmekle kalmıyor, kendi topraklarında üretim yapan köylüleri de yok ederek sermaye için ucuz işgücüne neden oluyor. Bunun en yakın örneği Soma’daki katliamdır. Kendi toprağını işleyen ve ekolojik dengeyi koruyan köylüler, yine sermayenin çıkar hırsıyla topraklarından sürülerek yerlerine kurulan kömür madenlerinde ucuz işgücüne dönüştürüldü ve afette can verdi.
“AKBELEN’DE YIKTIĞINIZ ORMANLARIMIZ, CUDİ’DE YAKTIĞINIZ ORMANLARIZ”
Kestiğiniz tek bir ağaç, yerden kaldırdığınız tek bir kömür, insanların, hayvanların, bitkilerin hayatını mahvediyor ve o bölgede yaşayan insanları göçe zorluyor; onu geçmişinden, toprağından ve geleceğinden koparıyor. İktidarın sermaye ile el ele vererek kâr hırsıyla hayatımızı mahvetmesine asla izin vermeyeceğiz. AKP iktidarının yaptığı hiçbir katliama göz yummayacağız. Ekolojik yaşam için çabalamaya devam edeceğiz. Yakarak, yok ederek yok etmeye çalıştığınız ormanlarımızı pervasızca yok etmenize izin vermeyeceğiz. Akbelen’de kestiğiniz ormanlar bizim, Cudi’de yaktığınız ormanlar bizim. Menfaat için ormanlarımızın ve yaşam alanlarımızın yok edilmesine izin vermeyeceğiz.”
“AKBELEN SON DEĞİL, ÖNCE DE OLDU”
Açıklamanın ardından konuşan KESK Genel Sekreteri Şenol Köksal şunları söyledi:
“AKP’nin iktidara geldiğinden beri yaptığı tahribatlardan sadece bir tanesinden bahsediyoruz. Akbelen sonuncusu değildi, daha önce de vardı. Bütün bunların tek bir sebebi vardı: AKP bütün varlığını bir bedel karşılığında onlara verdi. beşli çete dediğimiz bir avuç AKP’li.Biz halk olarak memleketteki bütün bu varlıkların yıllarca yaşayabileceğimiz güzel ülkemizde devam etmesini istiyoruz.Uğruna ormanların talan edilmesini istemiyoruz. Bir avuç varlıklı, dere ıslahı adı altında HES yapılmasını istemiyoruz, bütçedeki gelirin tamamının bir avuç insana verilmesini istemiyoruz, ancak Akbelen için çok şey söylenebilir. Oradaki ağaç kesimlerinin durdurulması için yoldaşlarımızın çabalarını desteklerken, orada olunması gerektiğini de belirtiyoruz.”